Hangi taşı kaldırsam altından sen çıkarsın diye korkuyorum.
Senden korkmuyorum hissedeceklerimden korkuyorum. Bir süre zarfı dâhilinde her
şeyin kuş tüyü gibi uçuşuna şahit oluyorum. Hafifsin… Hafifim… İnce çorapla süet
çizme giymişim gibi iyi hissediyorum kendimi. Saten geceliğimle yumuşak
yastığımda yatarmış gibi rahatım. Ama ne zaman birini sana benzetsem
korkuyorum. İçim acıyor. En başa tekrar sararımda senli hislerden kurtulamam
diye korkuyorum. Yanında birini görmekten korkuyorum. Sesini tekrar
hatırlamaktan korkuyorum. Kendimden emin olamamaktan korkuyorum…
Hatırlarsında seninde düzenin bozulur diye korkuyorum. Varsa
biri, en zararsız benden ürker diye ya da düşmanlık eder diye korkuyorum. Mecbur
kalırda bir karşılaşmada elini sıkmak zorunda kalırım diye korkuyorum. Gün
gelir çocuklarımız aynı sınıfa düşer diye korkuyorum. Farklı sevdaların ortak
noktası olmaktan ve yan yana kalmak zorunda kalmaktan korkuyorum.
Senden korkmuyorum. Yaşadıklarından, yaşayacaklarımdan…
İçimdeki sönmüş volkanların tekrar aktifleşmesinden tedirginim sadece. Bunu sen
bilemezsin bende bilemem. Yaşamak lazım korkusuz... Öylede yapıyorum zaten.
Yeter ki kimse sana benzemesin. Gişede bir memur senin gibi konuşmasın. Sevgi
hareketleri sen gibi olmasın. Gülmesin kimseler senin gibi candan, içten,
sıcacık. Güldüğü için güldürmesin beni senin gibi.
Geçti hepsi. Hafifledim derken tamda, çıkarsan bir yerden
yine, en olmaz bir yerde. İki yol kalır biri çıkmazlı. Ya selam vermek
zorundayım can çekişe çekişe ya da hatırlamam seni hiç belki de…
(Bütün yazılarımın konusu ben değilim)
Amak-ı Hayal