Beklemek diye bir şey yoktur. Tıpkı gitmek diye bir şey
olmadığı gibi… Beklerken gider insan ve giderken bırakır tüm benliğini var eden
duyguları emaneten de olsa…
Umurunda olmaz bazen bitenler. Kalmak ile gitmek arasındaki değeri ölçemeyecek kadar flu bir hale gelir ilişki. Ki pişman olma olasılığı
ile doğru karar verememe tehlikesinin çanları uzaklardan ses verir. Kulaklar
sağır, dil ise öfkelidir…
Sen ben derken kabuğu kalkar geçmişin. İçinden bir yığın es
geçilmiş birikim çıkar. Bu kadar mı kinliydin bana karşı dersin, şaşkınlık yeni
başlangıçların habercisi…
İşte öyle anlamsızdır ki kalmak ve gitmek. Bazen giderken
müebbet kalırsın ve bundan hiç kimsenin haberi olmaz. Bazen kalırken gidersin, bedenini
yanındakine satar ruhunu başka gönülde beslersin. Bazen hiçbiri olmaz Arasat da
kalmak gibi ne gelirsin ne de gidersin. Ne cennetin tadını bilirsin ne de
cehennemin azabını…
Tek bir gerçek var ki “bitti” denilen hiçbir ayrılık
cümlesinde, o yarım kalmış hikâyenin sonunu kimse bilemez, bilemeyecek. Belki
elinden sabun köpüğü gibi kayıyordur hayatının en değerli varlığı. Belki de
gerinde bırakmaya çalışarak en mantıklı kararı verdin…
Amak-ı Hayal