Bunların pek çocuğunu konuşmadan, aynı hal üzerine olduğunu bu frekans sayesinde bilebilir. Bu bir filtre gibi, süzgeç gibi aynı insanları aynı yere toplar ve sana hayatın içinde bunlardan biri denk gelebilir. Denk gelmeme ihtimali de mümkündür ama geliyorsan bu muazzam düzenekte iki kişi olmanın sevmenin sevilmenin tadına doyulmaz...
Ama ne var ki bulmak tamamlamak değildir, bulmak mütemadiyen aynı frekansta kalınacağınıda garanti etmez. Siz aynı ipte yürüyecek aynı nitelikte birini bulmuşsunuz ama biri koşacak kadar hüner sahibi olurken diğeri bırak yürümeyi düşecek kadar pasifleşebilir hatta düşebilir. İnsanları birbirine çeken şey aynı istikrarda olduğu müddetçe aynı sonucu verir.
Biri eğitim hayatına devam ederken diğeri eğitimini bıraktığında, biri spora devam ederken öteki kendini saldığında, biri iş hayatında yükselirken diğeri iş konusunda daha isteksiz olduğunda, ikisi de şiir severken diğeri kitapları kapatıp açmadığında işler değişebilir.
Daha çok şöyle değişir. Bunlardan biri aynı frekansta olmanızı sağladıysa yapan yapmayanın frekansından çıkar ve arada bir uyumsuzluk başlar. Bu uyumsuzluğun şikayetçi olanı, istikrar sahibi olandır, çünkü istikrarlı şeyler bizi başka bir yere taşır.
İki dindar insanı düşünün aynı özenle hayatlarını aynı düzey ibadetlerle tamamlıyorlar. Biri ibadetleri bıraktığında ya da diğeri nafilelere başlayıp yol aldığında sorun olmaya başlar... Bu sorundan kastım sadece şu; aynı lezzette diyalog olamaz, aynı çekim olmaz. Bu keskin bir ayrıştırma değildir görünürde ama yavaş yavaş bir kopuştur ve sebebi şu diyemediğimiz üstüne düşününce anlayabileceğimiz bir durumdur.
Aynı frekansın insanı olmak değil aynı frekansta sürekli kalabilmek önemlidir. Biri yol alırken seninde yol alışın biri durduğunda seninde durağan oluşun işte tam da bu uyumun vereceği bir birliktelik hep aynı düzenekte kalmaya, hep aynı ipte yürümeye sebep olur. Zannımca hepimizin hayatına olan şey budur...