Penceremden pas parlak bir havaya bakıyorum şuan. Yaşama sevincini
iliklerime kadar hissettiğim tek atmosfer bu. Martılar geçiyor ordu halinde.
Öyle bir manzaraya şahit oluyor ki bazen insan (hayata dair) ve şöyle diyorsun
kendine; bunu görmeyen yaşadım dememeli. Bazen nefesin kesiliyor gürül gürül
akan bir kaynağın tepesinden aşağıya bakarken. Öyle bir oksijen yutuyorsun ki
dünyanın en lezzetli oksijeni orada üretiliyor sanırsın. Bazı gökyüzü(leri) vardır
insanı yutan. Yutmak dediysem ihtişamını kastettim aslında. Bol yıldızlı bir
gökyüzünde yıldızlar yere ne kadarda yakın. Ne kadar da umut verici hayat...
Tek bir düzenek içinde milyonlarca umut kırıntısı var darmadağınık. Ve her biri,
gayretin, çabanın hala bir şeylerin yaşamaya değer olduğunun habercisi.
Bugün gökyüzü ne kadarda aydınlık… Gözlerinin rengi çıkmış
ortaya ve bakışında tatlı bir parlaklık. Ruhumu dinlendiriyor bir bardak demli
çay. Ve sol yanıma sızan güneş tenimi yakıyor. Boğazı ebruli güvercinler
konuyor mutfak pencereme. Çocukluğumun en güzel hatıraları depreşiyor
bugünlerde yine…
Amak-ı Hayal