4.12.2017

YOKLUK KAPISI

Rüyanda gördüğünü gerçekte görememek, gerçekte gördüğüne ise derdini diyememek var şu dünya da… Bir yâri gören mi desem göreni bilen mi desem takılıp peşine dere tepe yol gittim. Ben yolları uzattım o ise her şeyin kestirmesini bildi. Dereler geçtik, köylerden birinde belki birçoğunda beraberdik yeşillikler içinde bir bahçe derken peşine bir tarladan geçiverdik. Bir parça çamur olmadan nasıl çıktın o harman yolundan. Tertemizdi yüzün, gözün, üstün başın ve ellerin. Bir yolu bilmez kimse idim tuttun elimi. Dilinde bilmediğim bir dua ile… Sahi ne dedin…

Keşke bilseydim…

Şimdi ben senin elinden tuttum ya öyle tedirgin. Bir o kadar da varlığının ateşi… Ben bir çocuk idim bilemediğim yolları geçtim. Sen bir yoldaştın tuttuğun eli yolun başladığı noktaya getirdin… Bak dedin işte bu kapı… Eski, ahşap ama dimdik duran bir kapı… Boyumu aşan kapıların eşiğinde sen ve ben… Hiç açılmaz gibi kararlı bir kapının başında ya açılmazsa korkusu… Derken biten rüya…

Rüyası da dünyası da yarım bir hikâyenin orta yerinde… Dünya yangın yeri… Yüzünü bildiğim biri. Bilip de sevmeyi sevdiğim biri… Kapılara kadar bana eşlik eden biri… Ruhen beni bildiğini bildiğim biri… Er ya da geç tanışacağım biri… Varlığına tebessüm ettiğim, bakışına nazar değer diye bakmadığım biri… Tebessümünden tanıdığım biri…

O, işte öyle biri…


~Sözde Yazar~


dinlenesi...