Düzeltilmeyen her eğri zaman gelir doğruların içinde bir emanet
hissiyle, sevimsizce bakar yüzüne. Bakmakla kalmaz konuşurda seninle… Benim
burada ne işim var? Der. Üstünü örttüğün hiçbir eğri doğrulara gebe kalmıyor.
Sonraları örgü hikayemden bir sürü yanlış ilmekli hikayeler çıktı.
Olmadı… Annemin dediği gibi hiç olmadı. Kimse yanlış ilmekleri
için fedakârlık yapmadı, özürde dilemedi. Pişmanlıkta duymadı. Geriye
dönmektense yanlışlarıyla yaşamayı yeğledi. Hiçbirini anlamadım, anlayamadım.
Bıraktım… Rengini, bedenini, dokusunu beğendiğim halde bıraktım… Ben bırakmasaydım
da yanlış ilmeklerle zaten çoktan bırakılmıştım.