22.04.2013

Gitti


Önce sıkıca sarıldı bana. Şefkatiyle yaklaştığı bedenimde göğsünün yumuşaklığını hissettim. Anne diyerek sevmek istedim onu ilk defa. Oysa hepsinden daha kadındı o. Bundandı belki de daha şefkatli oluşu. Onun upuzun kolları vardı. İçine çekerdi, sanki onun bedeni benden daha büyüktü hep. Sarıldıkça uzayan ve saran kollarının arasında kalırdım. Hâlbuki hep o benim kollarımın arasındaydı.

İçine çekerdi kokumu. Çekermiş, ben çok sonra fark ettim. O demese belki de boynumda öyle saatlerce ne hissettiğini hiç bilmeyecektim. Bildiğim anın sevincini zaten bir eminlik hissi kaplamıştı. Şaşırmamıştım aslında. Şefkatle yaklaşan bir insanın anaç bir sevginin içinde kalmış tutkuyla karışık bağlılığıydı bu. Eminlik hissiydi… Bazen huzur bazen aşktı bu.

Bir gün daha sıkı sarıldı bana. Sandım ki fazlaca sahiplenme duygusunun bir abartısıydı bu. Biraz daha sıksaydı ruhumu teslim edecektim. Sevmiştim aslında beni böyle öldüresiye sevişini. O gün bir tuhaflık vardı zaten. Anlattığı her şeye buğulu bakıyordu gözleri. Bunu havaya yormuştum ben. Bir nezle başlangıcı da olabilirdi. Bir veda başlangıcı da…

Bakışının altında yatan sinsi bir ayrılık hüznü gördüm. Önce anlamsız geldiki ayrılmıyorduk sonuçta. Sonra kollarını çekti üzerimden. Öyle bir çekti ki buz kesildi bedenim üşüdüm aniden. Sevimsiz soğukluk hissinin üstüne, bir şey demek istediğini farkettim. Baktı yüzüme uzun uzun ne ağlayabildi ne de cümle kurabildi ki susmakta güçlü durmakta hiç ona göre şeyler değildi.

Anlayan bir ifadeyle tuttum elini. Sen üzülme ben seni anladım dedim içimden. O anladığımı fark etti bense onun son söyleyemediği cümlenin ne olduğunu fark etmiştim. Ellerini küskün bir çocuk gibi çekti ellerimden. Yavaş yavaş çekerse elleri bende kalır bırakmam diye korktu zannedersem.

Ben hoşça kal demedim o da elveda demedi.
Ben annemi o ise çocuğunu kaybetti.
Ben ruhumu o ise suskunluğunu bırakıp gitti…

Amak-ı Hayal

7.04.2013

Kırgın Geçmiş


Aşkın olduğu yerde aklın işi yoktur der aşkname… Ondan mı acaba; aşk bedeni terk edince görülür, görülmesi muhtemel ama zamanında hiç görülmemiş gerçekler… Fark ettim bende ey eski yar! Tamamıyla arınmışım sevginden şimdilerde daha iyi fark ettim. Üzüldüm kendime. Beni bencilliklerinin arasına sıkıştırıp nasılda hırpalamışsın meğer. Ne kadar kırıldığımı sanki şimdi yeniden ve yeniden kırılarak anlamlaştırıyorum.

Utanıyorum…
Senin için kendi karakterimden vazgeçtiğim dönüm noktalarını hatırladıkça eziliyorum kendime… Hakkımı zerre helal etmek istemiyorum. Bilsen ki senin yüzün asılmasın diyeydi hepsi acaba takdir eder miydin beni! Ne çok yükselttin sesini. Pul kadar anlamı olmayan şeyler için ne çok kırdın kalbimi…


Benim iyiliğimden faydalandın. Her şeyin sorumlusu yaptın hiç umursamadan. Davalar hiç bitmedi. Hâlbuki ben sadece bir kez olsun içinde “sen” diye başlayan suçlamaların olmadığı masum şeyler istemiştim.

Sanırım çok şey istedim.
Ya da yanlış kişiden istedim…

Amak-ı Hayal

1.04.2013

Keşke O Hep Benim Olsa


Eğer bir gün seni de haksız olduğun halde, birisi gece yarısı uykundan uyandırıp iyi hissetmeni sağlasaydı, bu satırların sonunu nereye bağlayacağımı iyi bilirdin… Belki de biliyorsundur ne kadar huzur verici ve şirin bir davranış olduğunu. Gece yanına usulca sokulmaya çalışan samimi bir insan asla kötü olamaz. Hatta fazlaca iyidir bence diğerlerinden. Ve sevilmeyi herkesten çok daha fazla hak eder…

Alacak verecek davası hiç bitmeyen yozlaşmış tüm ilişkilerin arasında, haklı haksız ayrımını umursamadan biri sana almadan vermeyi beceriyorsa aç tüm kollarını ardına kadar. İçindeki iyilikten beslen beslenebildiğin kadar. Çünkü biliyor musun ondan/ anlardan çok az var etrafta. Hatta bana kalırsa bir bencillik edip onu kendine sakla. Mümkün olduğunca kimselere verme, hep senin olsun bu mümkün bir durumsa…

Çünkü ben bu satırlarda ki tavsiyelerin hiçbirini yapamıyorum. O bana küçükken güzel oldukları için avucumda saklayıp eve götürmeye çalıştığım kelebekleri hatırlatıyor. Ellerimde kalan, kanatlarından akmış bütün renklerle bana ait olmadığını gösteren birçok hatıra… Severken öldürmekten öyle korkuyorum ki ben… Yine de içimden geçirmeden yapamıyorum…

Ah keşke o hep benim olsa…

Amak-ı Hayal