Ah azizim hayatım boyunca güzel anılar biriktirme çabasına girdim. Bazen çok sorunlu zamanlar yaşadım ve bir kapalı kutuya döndüğüm oldu, doğru... Belki anlaşılamadım ve bu da biriktireceğim anıları etkiledi ama bunun dışında hep peşinde olduğum şey sadece buydu. Çünkü geriye dönüp baktığımızda kiminle gülmüşsek onunla anı biriktirmişizdir. Güldüğün insanla ağlamak sorun olmuyor ama ağladığın insanla gülemiyorsan o anıların başı çok boş...
İnsan trafikte bir yeşil ışığı dikkatle bekler çünkü kırmızının bir bedeli vardır, mutfakta bir kızartma yağını ateşte öylece bekletemezsin, öncelik onundur yoksa yanar... Masanın olmazsa olmazı tuz konmadığında insanın gözü önce onu arar...
Peki ya hayatımızdaki en öncelikli insan? Kırmızı ışığın bedeli ödenir, yanan yağ yenisiyle değiştirilir. Peki bu kadar bile önemsemediğin, farkındalık göstermediğin o insandan kopup gidenlerin bir telafisi var mıdır? Masadaki tuz kadar fark etmediğimiz, olsa da olur olmasa da denen biri, ama aslında tuzdan fazla olmazsa olmaz birine, bu yok sayışı nasıl izah edersin?
Edemezsin...
Gideni olur bu kırgınlıkların. Bazen köprüden önce son çıkış tabelası kadar dikkat çekmez ama aslında son çıkıştır o. Bazen sessiz sedasız, bazen sözlü nidalı... Ama biri elbet gider, bu silik anılarda yer tutmaya ne hacet...