Bazı sevgisizlikleri anlatmak, alkolle temizlemeye
çalıştığın yarayı üfleyerek yatıştırmaya benzer. Hem temizlemek istersin hem de
anlattıkça çoğaltırsın… Yersiz tırnak darbeleri katar arada bir kanatırsın.
Yani aslında bütün duyguları deşifre edip kocaman bir yarayı çırılçıplak
bırakırsın. Ve bir zaman sonra görürsün ki o yaralar böyle asla kapanmaz.
Vazgeçersin anlatmaktan, nefret etmekten, taş kesilen hıncından… Kocaman bir yutkunuştan
sonra dersin ki; “affettim ben onu…”
Affedince küçülür derin yarıklar… Belki zamanla hırsından
attığın tırnak darbeleri bile yok olur. Affetmek kendini sevdirir insana. “Hakkım
helal olsun ona” demeyi de başarırsan o yaranın/ yaraların yerini bile
unutursun. Bir iç huzurun başlangıcıdır her şeye rağmen affettim demek. Öyle zor
öyle zordur ki… Öyle insanın içine oturur ki…
Ama bir gün gerçekten affet tüm yaralarının sahiplerini. Kanatma
kendini. Acıtma artık. Kurduğun kimsesiz dünyanda sardığın saramadığın her şey bırak
iyileşmeyedursun. Çünkü sarmak için paylaşmak tehlikelidir bazen. Paylaştıkça kanatacağın
her şeyi merhametin, sevginin kollarına at…
Zor biliyorum…
Bunu yapmak çok zor…
Ama her gün kanamak, sızlamak kolay mı ki…
Amak-ı Hayal